Evet, gerçekten de hayat biz LGBTI+ bireyler için zaman zaman çok zor olabiliyor. Hatta bazen öyle anlar geliyor ki, nasıl devam edicem diye düşündüğüm oluyor.
Bazen bu stresi meditasyon yaparak ya da kendimi eğlenceli aktivitelere bırakarak azaltmaya çalışıyorum ama her zaman işe yaramıyor. O yöntemler, bazı anlarda sadece yüzeysel bir rahatlama sağlıyor. Fark ediyorum ki daha derin, daha köklü bir şeye ihtiyacım var. Stres seviyemi biraz keyif aldığım dizilerle ya da sohbetlerle bir miktar azalttıktan sonra devreye dersler giriyor.
Ders çalışmak belki herkes için klasik bir kaçış yöntemi değildir ama bence alışkanlık haline getirmek bambaşka bir anlam taşıyor. Özellikle de zorlu konulara odaklanmak… Stresli olduğum zamanlarda biraz gevşedikten sonra kendimi saatlerce ders çalışırken buluyorum. Evet, rahat ve huzurlu olduğum zamanlarda konuları çok daha hızlı anlıyorum, verimim daha yüksek oluyor. Stres, anlama hızımı ve odaklanmamı yavaşlatabiliyor, bu bir gerçek. Ama diğer yandan, ders çalışırken o stresin içinde yorulmak yerine zihnimi tamamen başka bir alana yönlendirmiş oluyorum. Bir nevi stresin enerjisini üretkenliğe çeviriyorum. Bu kendime verdiğim bir özbakım gibi. İnek diye gülmeyin 😀
Bunu fark ettiğimden beri düşünmeye başladım. Aslında regülasyon dediğimiz şey de bu değil mi? Regülasyon, stresi ya da duygusal yükü tamamen ortadan kaldırmak değil, onu yönetmenin, dönüştürmenin bir yolu. Stresi alıp üretken ve faydalı bir konuya yönlendirdiğimde, uzun vadede bunun bana ne kadar büyük katkı sağladığını gördüm. Hem yeni şeyler öğreniyorum hem de stresimi dönüştürmüş oluyorum. Aşırı düzeyde zamanı boşa geçirmiş olmanın ve sorumlukları atlatmış olmak gibi problemler üstüme gelmiyor. Ama tabi bu orta düzeydeki stresteyken mümkün oluyor genelde.
Üstelik hayatımızda stres unsurlarına sık sık maruz kalıyorsak, bu yöntem çok daha kıymetli hale geliyor. Çünkü stres kaçınılmazsa, en azından onun içinden bir başarı, bir üretim, bir gelişim çıkarmak mümkün. Ben şahsen buna inanıyorum. Zamanımızı üretken geçirmenin, kendimizi bir konuya adamanın, emek vermenin bizi hem bugünden hem de gelecekten koruyan bir yanı var. Ve en güzeli de şu, Bunu yaparken stres hâlâ hayatımızda olabilir ama artık bizi tüketen bir şey olmaktan çıkıp, bize güç veren bir şeye dönüşüyor. Hayatı tüm ağırlığıyla yaşarken, yine de kendi elimizle kendimizi inşa etmenin verdiği his bende tarifsiz.