LGBTI+ bireylerin tamamen hiçe sayan ve suç haline getirmeye çalışan bir paket taslağı ile karşı karşıya olduğumuzu haberlerde okuyorum. Haberlere göre Lgbti+’nın özendirilmesi ve biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka karşı tutum sergileyen kişilerin hapis yatmasını teklif eden bir tasarı. Bu yasa tasarısı çok korkutucu. Hem Birleşmiş Milletlerin Uluslararası İnsan Hakları Evrensel bildirgesine hem de Türkiyenin de taraf olduğu ama ilke ve kararlarına pekte uymadığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine karşı bir tasarı.
Öncelikle özendirilerek olduğunu düşünmüyorum çünkü doğada da bunun görüdüğü Evrim Ağacının(2011) makalesine göre eşcinselliğin doğada da var olduğu aşağıdaki gibi açıklanmıştır.
Günümüzde bizonlardan penguenlere, kuşlardan insanlara, kertenkelelerden böceklere kadar kadar yüzlerce farklı türde homoseksüel ilişki tanımlanmıştır. Dolayısıyla eşcinsellik, doğanın sıradan bir parçası olarak görülmektedir. Bu olgu, sadece bir avuç türde değil, tanıma bağlı olarak Dünya üzerinde 500 ila 1500 tür arasında bulunmaktadır![5]
Aynı şekilde LGBTI+ ‘nın nüfusa karşı bir risk oluşturması ile ilgili bunun doğada soy tükenmesine neden olmamakta olup yine Evrim Ağacının aynı makalesinde aşağıdaki gibi açıklanmıştır.
Eşcinselliğe yöneltilen “Eşcinsellik anormaldir; çünkü canlıların üremesine engel oluyor.” argümanının hatalı veya en azından eksik olması gerektiğine işaret etmek amacıyla geliştirilen bir argümandır. Çünkü eşcinsellik “mutlak yok oluş” anlamına gelseydi, evrim yasası gereği bu kadar çok sayıda türde, bu kadar yaygın olarak görmeyi beklemezdik.
Bu LGBTI+ bireylere karşı olan tutumlar elinde olmayan kendisi seçmediği Cinsel Yönelimi ve Cinsiyet Kimliği yüzünden bireyleri suçlu hale getirmekte, bireylerin hayatlarına zarar vermekte. Bireysel olarak bu haberleri gördüğümde bile ağlamak üzere oluyorum. Çünkü çok ürkütücü. DW(2025)’nin haberine göre aşağıdaki gibi bir cezalandırmadan bahsedilmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Hayasızca hareketler” başlığı altındaki 225’inci maddesinde öngörülen değişiklik ve eklemede, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişinin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı” belirtiliyor.
Ayrıca, “Aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları halinde bu kişilere, bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verileceği” ifadesi de taslakta yer alıyor.
LGBT+ Karşıtı Yasa Tasarısının Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Açısından Değerlendirmesine Bakarsak:
Bu düzenlemeler, kişilerin cinsel yönelimi, toplumsal cinsiyet kimliği ve özel yaşam biçimleri nedeniyle cezalandırılmasını öngörmektedir. Bu durum, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hem de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB) kapsamında güvence altına alınan temel haklara açıkça aykırıdır.
Her şeyden önce, İHEB’in 2. maddesi herkesin hiçbir ayrım gözetilmeksizin haklardan yararlanacağını belirtir. Cinsiyet veya cinsel yönelim temelinde ayrım yapılması, bu maddeye doğrudan aykırıdır. Aynı şekilde İHEB’in 7. maddesi de herkesin yasa önünde eşit olduğunu ve ayrımcılığa karşı korunma hakkına sahip bulunduğunu düzenler. Tasarı ise, belirli bir kimlik veya yönelime sahip bireyleri hedef alarak bu eşitlik ilkesini ortadan kaldırmaktadır.
Tasarıda öngörülen hapis cezaları, kişinin yalnızca kimliği veya davranışı nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılmasına yol açmaktadır. Bu durum, İHEB’in 3. maddesinde yer alan “yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği hakkının” ihlali niteliğindedir. Aynı şekilde AİHS’in 5. maddesi de herkesin özgürlük ve güvenlik hakkına sahip olduğunu ve kimsenin keyfi şekilde özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını açıkça belirtmektedir. LGBT+ kimliğe sahip bireylerin ya da bu kimliği destekleyen kişilerin cezalandırılması, bu korumanın özüne aykırıdır.
Yasanın “biyolojik cinsiyete aykırı davranışları övmek, teşvik etmek veya özendirmek” fiillerini suç sayması, doğrudan AİHS’in 10. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkını ihlal eder. Bu maddeye göre herkes, bilgi ve fikir sahibi olma, bunları açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Demokratik bir toplumda ifade özgürlüğü, ahlak gerekçesiyle sınırlandırılabilir; ancak bu sınır, ayrımcılığa ve kimlik bastırmasına gerekçe olamaz.
Tasarı, aynı cinsten bireylerin nişanlanması veya evlenmesi hâlinde hapis cezası öngörerek AİHS’in 12. maddesi ile İHEB’in 16. maddesinde yer alan evlenme ve aile kurma hakkını da ortadan kaldırmaktadır. Bu hak, bireylerin özgür iradeleriyle evlenebilmesini ve aile kurabilmesini güvence altına alır. Bu hakkın yalnızca heteroseksüel çiftlere tanınması, açık bir eşitsizlik yaratır. Ayrıca aynı zamanda sembolik bir düğün ve benzeri bir etkinliğin yapılmasına hapis cezası öngörülmesi de bir çok hakkı ihlal ederken özellikle AİHS’in 10. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü hakkını ve AİHS’in 5. maddesi de herkesin özgürlük ve güvenlik hakkına sahip olduğunu ihlal etmektedir.
Ayrıca, kişinin cinsel yönelimi veya kimliği sebebiyle cezalandırılması, özel yaşam alanına müdahale anlamına gelir. AİHS’in 8. maddesi, herkesin özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğunu belirtir
Son olarak, AİHS’in 14. maddesi, Sözleşme’de güvence altına alınan haklardan yararlanma konusunda hiçbir ayrım yapılamayacağını belirtir. Cinsiyet, doğum, sosyal köken veya “diğer statü” kavramı içinde cinsel yönelimin de yer aldığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla sabittir. Bu nedenle, cinsiyet kimliği veya yönelimi temelinde ayrım yapan her tür düzenleme, AİHS’in 14. maddesine aykırıdır.
Bu yasa tasarısı Uluslararası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine tamamen aykırıdır ve insani değildir.Ve biz LGBTI+ bireylerin yeterince zorlu hayatlarımızı imkansız bir hale getirecektir. Bu bir zulüm tasalağıdır. Vicdana davet ediyorum herkesi.
Özgür Deniz Babukhin
Kaynaklar:
https://www.un.org/en/about-us/universal-declaration-of-human-rights